Ana Sayfa
14 Ocak 2022 ( 175 izlenme )
Reklamlar

KURBANA DAİR HÜKÜMLER

KİMLER KURBAN KESMEKLE YÜKÜMLÜDÜR?

 

Kurban kesmek, akıl sağlığı yerinde, büluğa ermiş (ergen olmuş), dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve mukim olan her müslümanın yerine getireceği malî bir ibadettir (Merğînânî, elHidâye, VII, 148).

 

Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80.18 gr altın veya değerinde para ya da eşyaya sahip olan kimselerin kurban kesmesi gerekir (Mevsılî, elİhtiyâr, IV, 252256; İbn Âbidîn, Reddü’lmuhtâr, IX, 452453).

 

Ayrıca kurban mükellefiyeti için aranan nisabın üzerinden, zekâtın aksine bir yıl geçmesi şart değildir.

 

 KURBAN KESTİKTEN SONRA NAMAZ KILMAK GEREKİR Mİ?

Esas olarak kurban namazı diye bir namaz yoktur.

Bu namazın dinî bir gereklilik olduğu inancı veya kanaati yanlıştır.

 

Ancak kişi nafile namaz kılınması mekruh olmayan bir vakitte, sebepli veya sebepsiz dilediği kadar nafile namaz kılabilir. Kurban kesen kişi de böyle bir ibadeti yapma imkânına kavuştuğu için Allah’ın verdiği nimete şükür olarak iki rekât nafile namaz kılabilir.

 

AİLEDE ZENGİN OLAN KARIKOCADAN HER BİRİNİN AYRI AYRI KURBAN KESMESİ GEREKİR Mİ? EVDE AİLE REİSİNİN KURBAN KESMESİ İLE

ZENGİN OLAN ÖTEKİ AİLE FERTLERİNDEN KURBAN VECİBESİ DÜŞER Mİ?

 

İbadetlerde sorumluluk ve bu sorumluluğun bir neticesi olan ceza ve mükâfat da bireyseldir. İslam dininde aile fertleri arasında mal ayrılığı esası vardır. Bir aile içinde karı, koca ve çocuklardan her birinin malı ayrı ayrı belirlenmişse kendilerine aittir.


Bu itibarla aile fertlerinden karı, koca ve yetişkin çocuklardan kimin borcu ve temel ihtiyaçları dışında 80.18 gr. (20 miskal altını veya bu miktar altın değerinde parası veya nâmî (artıcı) olmasa bile nisaba ulaşan fazla malı ve eşyası varsa, o kimse zengin sayılır. Bu şartlara göre aile fertlerinden dinen zengin sayılan her biri, fıtır sadakası vermekle mükellef oldukları gibi, kurban bayramında da Hanefîlere göre kurban kesmekle yükümlüdürler (İbn Âbidîn, Reddü’lmuhtâr, IX, 452454).

 

AKİKA, ADAK, UDHİYYE VE NAFİLE KURBANLAR İÇİN AYNI BÜYÜKBAŞ HAYVANA ORTAK OLUNABİLİR Mİ?

 

Ortak kesilen kurbanlarda, hissedarlardan her birinin kurbanlarını aynı maksat için kesmiş olmaları gerekmez. Ortakların her birinin ibadet niyetiyle katılmış olması kaydıyla bir kısmı udhiyye, diğer bir kısmı ise adak, akîka, nafile kurbanı olarak niyet edebilirler (Kâsânî, Bedâi‘ V, 71).

 

KURBANLIK HAYVANI ELEKTRİK VEYA NARKOZLA BAYILTARAK KESMEK CAİZ MİDİR?

 

Dinimiz, tüm canlılara iyi davranılmasını emretmiştir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.), kesim esnasında hayvana eziyet edilmemesini emretmiştir. (Bkz. Müslim, Sayd ve Zebâih, 57; Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 12)


Kurbanın bilinen klasik yöntemle kesilmesi asıldır. Bununla beraber kurbana fazla eziyet vermemek (ölüm acısını azaltmak) maksadıyla, kesim esnasında hayvanın elektrik şoku, narkoz veya benzeri bir yöntemle bayıltılarak kesilmesi caizdir. Ancak hayvanın bayıltıldıktan sonra ölmeden boğazından kesilmesi gerekir. Hayvan henüz kesilmeden, şok etkisiyle ölürse, kurban olmayacağı gibi, eti de yenmez (DİYK 24. 02. 2010 tarihli karar; bkz. MecmaulFıkh, Karârât ve Tevsıyât, 28 Haziran3 Temmuz 1997 tarihli Karar, s. 314318).

Zira kurbanlık veya etlik hayvanın yenilmesinin caiz olabilmesi için kesim esnasında hayvanın canlı olması gerekir (Merğînânî, elHidâye, VII, 133).

 

 KURBAN ETİ NASIL DEĞERLENDİRİLMELİDİR?

 

Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban etinin üçe taksim edilip, bir bölümünün kurban kesemeyen yoksullara dağıtılmasını, bir bölümünün akraba, tanıdık ve komşularla paylaşılmasını, bir kısmının da evde yenmesini tavsiye etmiştir (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10).

 

Kurban etinin tamamı evde bırakılabilir (Tahâvî, Şerhu me‘ânilâsâr, IV, 185). Ancak, durumu iyi olan müslümanların, toplumda muhtaçların arttığı bir dönemde kurban etlerinin çoğunu hatta tamamını dağıtmaları daha uygun olur.


Şâfiî mezhebine göre ise, kurban etinden az da olsa fakirlere verilmesi gerekir (Bkz. Nevevî, elMecmû‘, VIII, 413).

 

 KURBAN DERİSİ NASIL DEĞERLENDİRİLMELİDİR?

 

Kurbanın derisi, bir fakire veya hayır kurumuna verilmelidir. Hz. Peygamber (s.a.s.), veda haccında Hz. Ali’ye, kurban olarak kesilen develerinin başında durmasını ve bunların derileri ile sırtlarındaki çullarını sadaka olarak vermesini, kasap ücreti olarak bunlardan bir şey vermemesini emretmiştir (Müslim, Hac, 348; Buhârî, Hac, 120, 121; Ebû Dâvûd, Menâsik, 21).

 

Buna göre kurban derilerinin para karşılığında satılması, kurbanın kesimi veya bakımı için ücret olarak verilmesi caiz değildir (İbn Nüceym, elBahr, VIII, 203). Derinin satılması hâlinde bedelinin yoksullara verilmesi gerekir (Merğînânî, elHidâye, VII, 165).


Ancak kurban
ın derisi, bir yoksula veya hayır kurumuna bağışlanabileceği gibi, evde namazlık, kalbur ve benzeri ev eşyası yapılarak kullanılmasında da bir sakınca yoktur (Kâsânî, Bedâi‘, V, 81; Merğînânî, elHidâye, VII, 164)

BİR HAYVANIN YENİLMEYECEK YERLERİ NERELERDİR? BU ORGANLARIN NE YAPILMASI GEREKİR?

Etlerinin yenmesi helal olan hayvanların, ister kurban olarak ister başka bir amaçla kesilmiş olsun kanları, ödleri, bezeleri, idrar torbaları, cinsel organları ve husyelerini (yumurtalarını) yemek tahrîmen mekruhtur (İbn Nüceym, elBahr, VIII, 553; elFetâvalHindiyye, VI, 495).
Bir hadisi
şerifte Hz. Peygamberin (s.a.s.), eti yenen hayvanların cinsel organlarının, husyelerinin (yumurtalarının), dübürlerinin (anüslerinin), bezelerinin, öd keselerinin, mesanelerinin yenilmesini uygun görmediği bildirilmektedir (Beyhakî, esSünenü’lkübrâ, X, 12).

 

Bununla birlikte Malikî ve Şâfiî mezheplerinde eti yenen hayvanların yumurtalarını (husye) yemek caizdir (Uleyş, Şerhu minah, V, 89; Zekeriyyâ elEnsârî, Esnelmetâlib, IV, 256).


Kurban
ın veya başka bir amaçla kesilen bir hayvanın yenilmeyen kısımlarını toprağa gömmek, sağlık ve çevreyi temiz tutma açısından öncelikli olmakla beraber çevreyi kirletmemek kaydıyla, kedi ve köpek gibi hayvanlara da verilebilir.

 

 

KURBAN KESEN KASABA ÜCRET VERMEK CAİZ MİDİR? KURBAN ETİNİN BİR KISMI VEYA DERİSİ KESİM ÜCRETİ OLARAK VERİLEBİLİR Mİ?

 

Hayvanın kesim ameliyesi ibadet değildir. Bu yüzden kurban kesen kasabın ücret alması caizdir.

 

Ancak kesim işini yapan kişiye ücret olarak kurbanın derisi veya etinin bir kısmı verilemez. Çünkü verildiği takdirde, kurban ibadetini yerine getirmek için gerekli maddi külfetin bir kısmı bizzat ibadetin kendisi üzerinden karşılanmış olur.

 

Hz. Ali’nin şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Resûlullah (s.a.s.), develer kesilirken başında durmamı, derilerini ve sırtlarındaki çullarını yoksullara paylaştırmamı emretti ve onlardan herhangi bir şeyi kasap ücreti olarak vermeyi bana yasakladı ve ‘kasap ücretini biz kendimiz veririz’ buyurdu.” (Buhârî, Hac, 120121; Müslim, Hac, 348; Ebû Dâvûd, Menâsik, 21)

 

KURBAN ETİ, DERİSİ, BAĞIRSAKLARI GİBİ KURBAN ÜRÜNLERİNİN SATILMASI CAİZ MİDİR?

 

Kurbanın eti, —kısmen veya tamamen— sahibi ve ev halkı tarafından tüketilebileceği gibi, ister zengin, ister yoksul olsun başka kimselere de hediye ve sadaka olarak verilebilir (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 10).


Ancak kurbanın et, sakatat, deri, yün ve süt gibi unsurlarının satılması caiz değildir.

 (İbn Nüceym, elBahr, VIII, 203).

Zira Hz. Peygamber (s.a.s.), Kim kurbanın derisini satarsa, kurban kesmemiş gibidir. (Beyhakî, esSünenü’lkübrâ, IX, 496) buyurmuştur. Bu sebeple kurbanın derisi ya da etinin satılması hâlinde alınan bedelin sadaka olarak verilmesi gerekir (Merğînânî, elHidâye, VII, 165).
Kurbanın derisi, bir yoksula veya hayır kurumuna bağışlanabileceği gibi, evde namazlık, kalbur ve benzeri ev eşyası yapılarak kullanılmasında da bir sakınca yoktur (Kâsânî, Bedâi V, 81; Merğînânî, elHidâye, VII, 164).


Şİ BESLEDİĞİ VE KURBAN OLARAK KESMEYİ KARARLAŞTIRDIĞI BİR HAYVANIN SÜTÜNDEN VEYA GÜCÜNDEN YARARLANABİLİR Mİ?

Bir kimse, kendi evinde besleyip büyüttüğü bir hayvanı, kurban olarak keseceğine karar verse; bu hayvanın gücünden veya dişi ise sütünden yararlanabilir.

 

Fakat kurban olarak alınan bir hayvanın kesim öncesinde sütünden ve yününden yararlanmak uygun değildir. Çünkü bu durumda hayvan satın alınmasından itibaren kurbanlık olarak belirlenmiş olmaktadır. Şayet böyle bir hayvandan yararlanılmışsa, yararlanma bedeli sadaka olarak verilmelidir (elFetâvalHindiyye, V, 371; İbn Âbidîn, Reddü’lmuhtâr, IX, 475476).

 

 KURBAN KESMEK YERİNE SADAKA VERMEKLE BU İBADET YERİNE GETİRİLMİŞ OLUR MU?

İbadetlerin şekil, şart ve rükünleri olduğu gibi hikmetleri, amaçları ve teşri gerekçeleri de vardır. İbadetlerdeki bu özelliklerin birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Diğer taraftan ibadetler ancak emredildikleri şekliyle yerine getirilir. (Kâsânî, Bedâi, V, 40). Her ibadetin bir yapılış şekli vardır. Kurban ibadeti de ancak kurban olacak hayvanın usûlüne uygun olarak kesilmesiyle yerine getirilebilir (elFetâvalHindiyye, V, 360). Bedelini infak etmek suretiyle, kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Zira hayvanın kesilmesi bu ibadetinin rüknüdür.


Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) de, kurban me
şru kılındıktan sonra her yıl bizzat kurban kesmek sureti ile bu ibadeti yerine getirmiştir (Buhârî, Hac, 117, 119; Müslim, Edâhî, 17).


Hz. Peygamber (s.a.s.), kurban bayram
ında, Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın her bir parçasının kişinin hayır hanesine kaydedileceğini ifade etmiştir (Tirmizî, Edâhî, 1; İbn Mâce, Edâhî, 3).


Allah Teâlanın rızasını kazanmak niyetiyle, karşılıksız olarak fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da müslümanın önemli vazifelerinden biridir. Zaruret derecesinde ihtiyaç içerisinde bulunan kimseye yardım etmek dinimizde farz kabul edilmiştir. Ancak, bu iki ibadetin birbirinin alternatifi olarak sunulması doğru değildir. Bu sebeple kesme olmadan hayvanı, sadaka olarak bir kişiye vermek kurban yerine geçmez (İbn Âbidîn, Reddü’lmuhtâr, IX, 454, 463). Aynı şekilde kurban bedelini de yoksullara ya da yardım kuruluşlarına vermek suretiyle, kurban ibadeti ifa edilmiş olmaz (Serahsî, elMebsût, XII, 13).

 

KURBAN BAYRAMI GÜNÜ KURBAN KESİLMEDEN ÖNCE BİR ŞEY YEMEMENİN DİNÎ DAYANAĞI VAR MIDIR?

 

Hz. Peygamberin (s.a.s.) Zilhicce’nin ilk dokuz gününü oruçla geçirdiği rivayet edildiği için (Ebû Dâvûd, Savm, 62) Zilhiccenin ilk dokuz gününün, yani kurban bayramından önceki dokuz günün oruçlu geçirilmesi müstehaptır.

 

Zilhicce ayının 10. günü kurban bayramının ilk günüdür.

Kurban bayramında da oruç tutulmaz (Buhârî, Savm, 6667; Ebû Dâvûd, Savm, 48). Ancak imsaktan itibaren bir şey yemeyip o günün ilk yemeğini kurban etinden yemek müstehaptır.

 

Fakat bu, kendi evinde kurban kesebilen insanlar içindir. Zamanımızda çiftliklerde kurban kestiren bazı müslümanlara, akşama kadar sıra ancak gelmekte, hatta ertesi güne kalmaktadır. Bu durumda söz konusu insanların aç kalıp oruçlu imiş gibi durmaları uygun değildir.

 


ÖLÜ KURBANI DİYE BİR KURBAN ÇEŞİDİ VAR MIDIR?

 

Dinimizde ölü kurbanı veya kabir kurbanı diye bir kurban çeşidi yoktur. Ancak, sevabı ölüye bağışlanmak üzere kurban kesilebilir.


Ayrıca, kurban borcu olup, hayatta iken vasiyet eden kişinin bıraktığı miras yeterli ise mirasçıları tarafından vasiyetinin yerine getirilmesi gerekir. Tâbiînden olan Haneş’ten rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: “Ben Ali’yi (r.a.) iki koçu (birden) kurban ederken gördüm de kendisine; ‘Bu da nedir?’ diye sordum. ‘Resûlullah (s.a.s.) (sağlığında) kendi yerine bir kurban kesmemi vasiyet etti. İşte ben de onun yerine kurban kesiyorum.’ cevabını verdi.” (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 2; Ahmed b. Hanbel, elMüsned, II, 420, 423)
Bu rivayette Hz. Ali, kurbanı kesme gerekçesi olarak Hz. Peygamberin (s.a.s.) kendisine bunu vasiyet etmesini göstermiştir. Dolayısıyla bu hadis, eğer vasiyeti yoksa ölü adına kurban kesileceğine delalet etmez.


Buna göre vasiyeti yoksa ölen kimseler için mirasçılarının kurban kesmeleri gerekmez. Ancak bir kimse, sevabını ölmüş bulunan anne veya babasına yahut diğer yakınlarına bağışlamak üzere, çeşitli hayır kurumlarına, fakir ve muhtaç kişilere bağışta bulunabileceği gibi, kurban da kesebilir.
Ölenin kendisi için kurban kesilmesine dair vasiyeti yoksa kesen kimse, bu kurban etini fakirlere yedirebileceği gibi, kendisi ve zenginler de yiyebilir. Ancak ölen kişinin vasiyeti varsa, tamamen fakirlere yedirilmesi veya dağıtılması gerekir (Bilmen, İlmihal, s. 395).

 

ŞİLER BİR ARAYA GELEREK

HZ. PEYGAMBER ADINA

KURBAN KESEBİLİRLER Mİ?

 

Dinimizde böyle bir uygulama yoktur. Bunun, yapılması gereken bir ibadet gibi görülmesi caiz değildir.

 

Çünkü Allah ve Resûlü’nden nakledilmeyen bir uygulamayı ibadet gibi telakki etmek ve ona dinîlik vasfı vermek bid’attır. Her bid’at da Hz. Peygamberin (s.a.s.) nitelemesiyle dalalettir (Müslim, Cumua, 43; Ebû Dâvûd, Sünnet, 6; Tirmizî, İlim, 16).


Hz. Aliden rivayet edilen “Resûlullah (s.a.s.) (sağlığında) kendi yerine bir kurban kesmemi vasiyet etti. İşte ben de onun yerine kurban kesiyorum. (Ebû Dâvûd, Dahâyâ, 2; Ahmed b. Hanbel, elMüsned, II, 420, 423) şeklindeki haber, bu uygulamaya delil olamaz. Çünkü Hz. Ali, kurbanı kesme gerekçesi olarak Hz. Peygamberin (s.a.s.) kendisine bunu vasiyet etmesini göstermiştir. Dolayısıyla bu hadis, eğer vasiyeti yoksa ölü adına kurban kesileceğine delalet etmez.

 


 KREDİ KARTIYLA KURBAN SATIN ALMAK CAİZ MİDİR?

 

Kurban kesmekle mükellef olan şahıs, kurbanlık hayvanı nakit olarak alabileceği gibi kredi kartıyla tek çekim veya vadeli olarak da alabilir. Bu bağlamda bedelin kredi kartıyla ödenmesi kurbanın sıhhatine engel teşkil etmez.

 Ancak kredi kartı borcunu, ödeme tarihinde ödemek ve gecikmeden kaynaklanan faizli işleme düşmemek gerekir.
Kredi kart
ıyla vadeli olarak kurban alırken, vadeyi bankanın uygulaması halinde ilave bir ücret ödenirse kesilen kurban geçerli olmakla birlikte, faizli işlem sebebiyle ayrı bir günah söz konusu olacağı için bundan sakınmak gerekir.

 

BİR KİMSENİN, OĞLUNUN VEYA BİR BAŞKASININ BAĞIŞLADIĞI PARA İLE KURBAN ALIP KESMESİ DURUMUNDA BU, KURBAN SAYILIR MI?

Oğlu veya başkası tarafından kendisine bağış yapılan kimse bu paranın sahibidir. Bağışlanan bu parayı dilediği gibi harcayabilir. İster başka ihtiyaçları için sarf eder, isterse kurbanlık alıp kesebilir. Kesilen bu hayvan, kurban yerine geçer (İbn Âbidîn, Reddü’lmuhtâr, IX, 452454).

TAKSİTLE KURBAN ALINABİLİR Mİ?

Kurban, Allah’a yakınlaşma niyeti ile yerine getirilen bir ibadettir. Bu amaç ise ancak kişinin kendi mülkiyetindeki hayvanı kurban etmesi ile gerçekleşir (Kâsânî, Bedâi, V, 76). Mülkiyet, hayvanı bizzat yetiştirme, hibe veya miras yolu ile olabileceği gibi satın alma yolu ile de gerçekleşebilir.


Esasen vadeli sat
ış caizdir (Mevsılî, elİhtiyâr, II, 59). Taksit ise, borcun ödenmesinin belirli birkaç zamana vadeli olarak geciktirilmesidir (Mecelle, md. 157). Buna göre taksitlendirme yolu ile satın alınan bir mal, alıcının mülkiyetine geçtiğine göre, bu yolla alınan bir hayvanın kurban edilmesinde bir sakınca yoktur.

 

BİR ÖZÜR SEBEBİYLE VAKTİNDE KESİLEMEYEN KURBANLARIN FAKİR VE ZENGİN İÇİN HÜKMÜ NEDİR?

Kurban kesme niyetiyle hayvan almış, fakat kurban bayramı günlerinde kurbanı kesememiş fakir kimse, bu hayvanı canlı olarak tasadduk eder. Bayram günlerinde kurban kesemeyen zengin kimsenin ise, kurbanlık satın alıp almadığı dikkate alınmaksızın bir kurbanlık hayvanın kıymetini yoksullara sadaka olarak vermesi gerekir (Merğînânî, elHidâye, VII, 156).

 

SATIN ALINAN KURBANLIĞIN ÖLMESİ      DURUMUNDA NE YAPILMALIDIR?

Satın alınan kurbanlığın kesilmeden önce ölmesi hâlinde satın alan kişinin maddi durumuna göre farklı hüküm uygulanır.

 

Şayet kişi varlıklı ise, başka bir hayvanı kurban olarak keser. Çünkü kendisine vacip olan kurbanı kesmiş değildir. Fakat yoksulsa yenisini almasına gerek yoktur.

 

Çünkü yoksula kurban vacip değildir, satın almakla, satın aldığı hayvanı kesmeyi kendisine vacip kılmıştır. Aldığı hayvan ölünce, vücûbiyet düşer ve yenisini almak gerekmez (Merğînânî, elHidâye, VII, 160; Kâsânî, Bedâi, V, 66).

 

 İHMAL SEBEBİ İLE KURBAN KESMEYEN KİMSE NE YAPMALIDIR?

Kurban kesme şartlarını taşıdığı hâlde unutma, ihmal vb. sebeplerle kurban kesmeyen kimsenin, Hanefîlere göre o yıla mahsuben, bir kurban bedelini fakirlere vermesi (İbn Âbidîn, Reddü’lmuhtâr, IX, 463465, 473; Merğînânî, elHidâye, VII, 156), ayrıca tevbe ve istiğfar etmesi gerekir.

 

KURBAN KESMEK ÜZERE VEKİL KILINAN KİŞİNİN KURBANI KESMEDİĞİ ÖĞRENİLİRSE NE YAPILMASI GEREKİR?

 

Zengin bir kimse bir şahsa para verip bununla kurbanlık hayvan al ve benim adıma kes. dese; ancak parayı alan şahıs kurbanlık almayıp parayı harcasa; parayı veren kişi de bu durumu kurban kesim günlerinde öğrenirse yeni bir kurbanlık alıp kesmesi gerekir.

 

Parayı alan kişi de aldığı parayı tazmin eder. Eğer zengin olan kişi bu durumu kurban kesim günleri geçtikten sonra öğrenirse, kendisinin kurban yükümlülüğü düşmez. Bu durumda kurban bedelini fakirlere vermesi gerekir (İbn Âbidîn, Reddü’lmuhtâr, IX, 463464).

 

KURBANLIK OLARAK SATIN ALINAN HAYVANA, DAHA SONRA BAŞKALARI ORTAK EDİLEBİLİR Mİ?

 

Kurban kesmek isteyen kişiler, büyükbaş hayvanlara yedi kişiye kadar ortak olabilirler. Böyle bir hayvan, yedi kişiye kadar ortak olarak satın alınabileceği gibi, alındıktan sonra veya elde bulunan büyükbaş hayvana yedi kişiyi geçmemek kaydıyla başkaları da ortak edilebilir (İbn Nüceym, elBahr, VIII, 198). Ancak ortak olunan büyükbaş hayvanın her bir hissesinin, yedide birden az olmaması gerekir (elFetâva’lHindiyye, V, 376).

 

VEKÂLETEN KURBAN KESEN HAYIR KURUMLARI VE KENDİLERİNE İHTİYAÇ FAZLASI KURBAN ETİ VERİLENLER, KESİLEN KURBANLARIN ETLERİNİ SATABİLİRLER Mİ? BU ETLERİ DAHA SONRA MİSLİNİ ALMAK ÜZERE KASAPLARA VEREBİLİRLER Mİ?

 

Kurban etlerinin, kısmen veya tamamen et olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması imkânının sağlanamaması hâlinde, bunların tıpkı sakatatı gibi rayiç bedelle satılarak bedelinin fakirlere verilmesi caizdir (İbn Nüceym, elBahr, VIII, 203).

 

Buna göre kendisine kurban eti verilen yoksullar, ellerindeki ihtiyaç fazlası etleri satıp parasını başka ihtiyaçlarına harcayabilirler.

 

Aynı şekilde kişi veya hayır kurumları, eksik veya fazla olmamak ve verdiği ile aynı cinsten olmak kaydıyla ihtiyaç olduğu zaman mislini geri almak üzere bu etleri kasaplara verebilirler.

 

KISIRLAŞTIRILMIŞ HAYVANLAR KURBAN EDİLEBİLİR Mİ?

 

Çeşitli amaçlarla kısırlaştırılmış veya hadım hâle getirilmiş hayvanlar kurban olarak kesilebilir (Kâsânî, Bedâi‘, V, 80). Bu durum kurban açısından herhangi bir eksiklik oluşturmaz.

 

KESİMDEN ÖNCE KUSURU TESPİT EDİLEMEYEN BİR HAYVANIN, KURBAN EDİLDİKTEN SONRA HASTA OLDUĞUNUN ANLAŞILMASI VE ETİNİN YENİLMEYECEĞİNE DAİR UZMANLARCA KARAR VERİLMESİ HÂLİNDE, KURBAN DİNEN GEÇERLİ MİDİR?

Bir hayvanın kurban edilebilmesi için, o hayvanda örfe göre kusur sayılan ayıplardan birinin bulunmaması gerekir. Satın alınırken kurbana engel bir kusuru olan hayvan kurban olarak kesilemez.

 

Hayvan kusursuz olarak satın alınıp da alıcının elinde iken kurban olmaya engel bir kusurun ortaya çıkması hâlinde, kişi zenginse ayıbı olmayan başka bir hayvan alıp keser. Yoksulsa yeni bir hayvan alıp kesmesine gerek yoktur (Merğînânî, elHidâye, VII, 160; Kâsânî, Bedâi‘, V, 68; Mehmed Zihni, Ni‘meti İslam, s. 880).


Kurbanlık hayvanın hasta olduğu, kesildikten sonra ortaya çıkmış ve sağlık sebebiyle etinin imha edilmesi gerekmiş ise, bu durumda kurban ibadeti yerine getirilmiş olur. Bununla birlikte kurban kesiminden sonra satıcıya rücu edilip kurban bedelinin geri alınması halinde, alınan bedel tasadduk edilir. Şayet kurban bedeli satıcıdan geri alınamamışsa, kişinin yeniden bir kurban kesmesi gerekmez.

 

 MEMELERİ KUSURLU OLAN HAYVAN KURBAN EDİLEBİLİR Mİ?

Hayvandan beklenen bir menfaati tümüyle yok eden veya hayvanın güzelliğini ortadan kaldıran kusurlar, onun kurban olmasına engeldir. Buna göre ister doğuştan ister sonradan memelerinin yarısı olmayan hayvan kurban olmaz. Aynı şekilde bir hastalığa dayalı olarak memelerinin yarısının sütü kesilen hayvan da kurban olmaz. Fakat bir hastalığa bağlı olmaksızın sütü kesilen hayvanın kurban edilmesinde bir sakınca yoktur (elFetâva’lHindiyye, V, 368; İbn Âbidîn, Reddü’lmuhtâr, IX, 469, 470).

GEBE HAYVANIN KURBAN EDİLMESİ CAİZ MİDİR? KURBANLIK HAYVANIN KURBAN EDİLMEDEN ÖNCE DOĞURMASI DURUMUNDA NE YAPILMALIDIR?

Gebe hayvanların kurban olarak da etlik olarak da kesilmesi uygun değildir. Ancak kesilmesi durumunda da kurban ibadeti yerine gelmiş olur.

Kurban edilmek üzere belirlenen gebe bir hayvan kurban edilmeden yavrulayacak olursa iki yol izlenir: Ya o yavru da annesiyle birlikte kesilir, fakat sahibi etini yemez, yoksullara verir. Yerse kıymetini sadaka olarak vermelidir. Ya da kesilmez ve yavrunun kendisi ya da değeri fakirlere sadaka olarak verilir (İbn Âbidîn, Reddü’lmuhtâr, IX, 466467).


Yavru, anne rahminde iken anne kesilirse, bu yavrunun etinin yenilip yenilmeyeceği konusu fukaha arasında ihtilaflıdır. Bu yavrunun eti İmam Ebû Hanîfeye göre yenilmez, İmam Şâfiî, Ebû Yûsuf ve Muhammede göre yaratılışı tamamlanmışsa yenilir (Merğînânî, elHidâye, VII, 153).

 

KURBANLIK HAYVAN TARTI İLE ALINABİLİR Mİ?

 

Kurbanlık hayvan, kilo birim fiyatı belirlenmek suretiyle canlı olarak tartıyla alınıpsatılabilir. Ayrıca, toplumda herhangi bir aldatma, kargaşa ve ihtilafa yol açmayan yaygın bir uygulama varsa, kurban edilmek üzere satın alınmak istenen hayvanın karkas halindeki kilo birim fiyatı önceden belirlenmek şartıyla, kesildikten sonra tartılarak parasının ödenmesi yoluyla da satılabilir. Ancak bu şekildeki satışın geçerli olması için kesimden önce taraflar arasında akdin tamamlanması gerekir. Ayrıca kurbanın kelle, paça ve sakatat gibi bazı yerlerinin satıcıda kalması şart koşulmamalıdır.

 

VEKALET YOLUYLA KURBAN KESİMİ

 

Mali ibadetler yükümlünün bizzat kendisinin yapmaktan aciz olup olmamasına bakılmaksızın vekalet yoluyla da yerine getirilebilir. 

Buna göre, mali bir ibadet olan ve sırf Allah rızası için yerine getirilmesi gereken kurbanı, kişinin bizzat kendisi kesebileceği gibi vekâlet yoluyla kestirmesi de mümkündür. 

Yapılan müzakereler sonucunda vekâletin dinen geçerli olabilmesi için; 

1. Vekilin, kurbanı müvekkil adına kesmesi veya kestirmesi gerektiği,


2. Vekaletin, bizzat ya da çeşitli iletişim araçlarıyla verilebileceği,

3. Vekilin, kâr amacı gütmemek kaydıyla, müvekkil adına kesilmek üzere kurbanlık satın alabileceği,

4. Kurban kesmek yerine bedelinin muhtaç kişilere ya da ilgili kurumlara verilmesi ile kurban ibadetinin yerine getirilmiş olmayacağı,

5. İbadet olması cihetiyle kesilen kurbanın amacına uygun olarak değerlendirilmesi gerektiği,

6. Kurbanda asıl olanın, kişinin bu ibadeti Allah rızası için yerine getirmesi olduğu, bu bakımdan vekaletle de olsa, kurban kesme uygulamasının amacından uzaklaştırılarak “yardım kampanyası” şekline dönüştürülmesinin uygun olmayacağı,

7. Kesilen hayvanın eti, derisi ve diğer herhangi bir cüzünün kesim ücreti olarak verilemeyeceği; ancak bakım, kesim, taşıma ve muhafaza masrafları gibi giderlerin müvekkilin parasından karşılanabileceği mütalaa olunmuştur. 

DOĞUŞTAN BOYNUZU OLMAYAN VEYA BOYNUZLARI KIRIK OLAN YA DA DOĞUMDAN SONRA BOYNUZLARI ELEKTRİKLE KÖRELTİLEN HAYVANLAR KURBAN OLARAK KESİLEBİLİR Mİ?

 

Kurbana engel olan ayıplar, hayvanın emsali arasında kıymetini azaltan kusurlardır. Zararsız şekilde ve daha iyi gelişmesi maksadıyla boynuzlarını özel olarak yapılan ameliyelerle köreltmek, hayvanların kıymetini düşüren ayıplardan değildir.

 

Bu itibarla, doğuştan boynuzsuz hayvanların kurban olarak kesilmesi caiz olduğu gibi (Tirmizî, Edâhî, 9; Merğînânî, elHidâye, VII, 159), küçükken yapılan müdahale ile boynuzları kesilerek, elektrik veya kimyasal yolla boynuzu yakılarak ya da benzeri işlemlere tabi tutularak boynuzsuzlaştırılan hayvanların kurban olarak kesilmesinde bir sakınca yoktur.

 

 

KURBANLIK HAYVANLARIN

GEBELİĞİNİN ÖNLENMESİ CAİZ MİDİR?

 

Kurbanlık veya etlik olarak beslenen hayvanların gebe kalmalarının önlenmesi, hayvan için kurbanlık olması açısından ayıp sayılmıyorsa ve insanların yararına bir menfaati gerçekleştirmeye yönelik ise, bunda bir sakınca yoktur            (İbn Âbidîn, Reddü’lmuhtâr, IX, 557558).

 

Ancak kurbanlık için hazırlanan hayvanların mevcut gebeliklerinin sonlandırılması fıtrata müdahaledir. Hayvanlara karşı şefkatli davranılması gibi ilkeler de düşünüldüğünde, mevcut gebeliklerinin sonlandırılması dinen uygun görülemez.

 

 

 

 

 

 

 

Önerilen Videolar

Reklamlar

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Tegâbün Sûresi - سُورَةُ التَّغَابُنِ - Mansur el Salimi Selçuk Bayraktar, Cezeri'yi anlattı Türkiye'nin ilk milli helikopter motoru TEI-TS1400'ün ikincisi de başarıyla çalıştırıldı Yerli Silahımız: Derya MK-10